Yolunu Arayan
Yolunu Arayan Yolcu-Yazılanların tümü Allah'ın izni ile farkına varabildiğim; nefsin oyunları, şeytanın fısıldamaları ve akledebildiklerimden ibarettir. Ben bile benden değil iken, akıl bile benden değil iken, kime hacet akıl vermek. Bakmayın ithamlarım aleme gibi göründüğüne, nefsimedir o sözler. Nefsi alemimedir. Bunun dışında sizler gibi, keza herkes gibi Yolunu Arayan bir Yolcuyumdur.
21 Mayıs 2025 Çarşamba
Álim
Kahroluş
Sultan
Samimiyet
Kendime Zulüm
Kedi
15 Mayıs 2025 Perşembe
Kibir
Kör Nefis
26 Nisan 2025 Cumartesi
Kendim ile Tezat
3 Mart 2025 Pazartesi
İhtiyaç
Onlar Dediler:?
Ziynete Minnet
Nefis Bataklığı
Işık
Kul ve Huzur
4 Aralık 2024 Çarşamba
Ölümü bilmek dahi lütuftur.
Öleceğini değil, ölüyor olduğu anı bilir.
Hayvani bile olamayız ki şu yarda.
Dünyayı arar
Kendi kefenini sarar
Cennetliğim sanar
Umduğunda bulamaz yarar
Eder kendine zarar, zarar...
Hakîkati yazar
Hikmeti kendinde sanar
Görse bile hakîkati ne yazar?
Burayı hakîkat sanar.
Öyle kolay bulunaidi ya?
O vakit herkes alim idi.
Tezatta yatar hakîkat.
Önce bakmak;
Sonra görmek, ardına da aramak gerek.
Arayanlara, görmeye(bakmaya) gayret edenlere, görenlere selam olsun. Aramayanlara, görmek(bakmak) ve gayret etmek istemeyenlere de selam olsun. Bilineki muallimlerdir onlar. Göremeyen, bilmeyen muallim olur mu? Olmaz olur mu hiç? Koskoca kainat, bir bak hele; neden herşey tezat iledir? Ne için herşey tezatı ile bir(1)dir? Neye götüre ola ki bu bizi? Bir'e(1). İspat eder kendisini, tezatı olmadığını.
Aynadan Muallim
Ne de cani
Bizleriz fani
Bu kadarı kâfî
Olamadık hayvanî
Soranda insanî
Ölüm gelir ki ani
İçindeyiz zannı alemi
Kırdık kalemi
Hikmeti bildik ki mevkî
Olduk alemin zalimi
Sandık ki kendimizi; Dünyanın en iyi alimi
Düşünmeden hâlimizi
Bildik sandık kendimizi
Aynadan ırak
Dön hele de bir bak
Seni sana tanıtana bir bak
Demeyesin sonra:
Nerede adalet nerede hak
Dön bir aynaya bak
Ayna denen temsilî
Temsilî olan; öğretir nasıl olunur insanî
Kınadığım olur muallimim
Deme sonra vay ben kim idim...
28 Kasım 2024 Perşembe
Kolay oldu alay, Vay anam Vay
Olur muyuz teselli
Sanma ki ebedî
Bilemedik daha az evveli
______________________________
Umduğuz gibi bakmaz, bakdığımız gibi görmez, gördüğümüz gibi karar kılmaz mıyız?
Peki tüm bunlara rağmen, yine de hata yapmaz mıyız? Onca şeye rağmen nasıl olur da yaparız? Demek ki neyiz? Beşeriz. Mucizevi bir şey ararız da, mucizevi bir şey önümüze gelende de ya inkâr ederiz ya görmeyiz yada görmezden geliriz. Kapıldım dünyanın boşluğuna, geldim nefsin oyununa. Derdi kendinde sanır, önündekinden feyz almaz, hikmet çıkarmaz. Sonunu bile bile üzülür. Zannı aleme gömülür. Gösteren olmasa; görmeye gücü yetmez, kibrinden kıvancından da yedirmez. Ne demeli ki. Saplandıkça saplandığımız bu bataklık ve bizleri o bataklığa battığımız hâlde sesimizi susturan nefs ve şeytan. Kendi içimizdeki düşmanları yenemedik, yeryüzünde kendimize düşmanlar edindik. Aciziyetimize acizliği katıp, sonra kurtar Allah'ım dedik. Allah bizi kurtarınca da sırtımızı dönüp inkâra gittik. Vah bizler ne eyledik. Dünyada bunu bir dostuna yapabilir misin? Yapamazsın. Ama bizi biz yapana yaptık. Ve bunlara rağmen, hâlâ lütuf içerisinde olduğumuzu görmüyor musun? Kalbin parçalanmaz mı? O dost dediğin seni affeder mi? Affetse bile eskisi gibi olur mu? Affeder ise kaç kere affeder?
Hakîkaten Cennet çok kolay, fakat biz ederiz alay. Kendimize zorlaştırırız.
16 Kasım 2024 Cumartesi
Yol: varana, Hidayet: arayana
Yok idir havam, çıksın ki foyam
Hayat bedbaht olanda;
Ederiz isyan
Varamayız Divanına
Sendedir diye senin sanma
Alınır anında
Böbürlensen de kalmayacak yanına.
Kıt ile zât sanır kendisini
sanki alemlerin efendisi
aldığı nefesi bilmezki
Böyleyiz ne yazık ki
Acelesi olan, ecele
Eceli gelen acele ile
Rabbimiz bizleri af eyleye
bizlere ihsan eyleye, aşkı ile
24 Ekim 2024 Perşembe
Şeytan ve İnsan
bilirim, etmem
ederim bilmem
beşerim, tövbe etmem
önümü bile görmem.
Gaflet ettim diyemem
Kibrimden göremem.
Seninki sana, benimki bana idi
Sergilediğin, bakana idi. Görene değil idi.
Hep derim, anlayana:
Herkesin olan, hiç kimsenindir. Lâkin;
Hiç kimsenin olan, yine hiç kimsenindir.
Bunu anlayamamak kaderin midir?
Yoksa şeytanın vesvesesi midir?
Yahut nefsinin oyunu mudur?
İki tezat unsurun bir arada olmayacağı şu dünyada;
iki tezatı da nefsine hoş gelecek şekilde ister insan.
iblis bile tek vazife güder iken;
Bizler iyiyi de isteriz, kötüyü de iyi olacak şekilde,
o biçimde olacak şekilde arzularız ve günah da olmasın
haram da olmasın. Zarar da olsa ziyan da olsa isteriz.
Kendimize kast edercesine... Zarar günü gelip çatanda ise
O zarar gitsin diye dua ederiz(utanmadan, sıkılmadan, cehalet ile)
İblis bile maksadında gider.
İblis elbet örnek alınacak bir varlık değildir. Fakat:
Onun bile gayesi ve arzusu tek iken;
Bizler iblisten daha iblis olmuyor muyuz?
Yahut, tezatları nefsi doğrultusunda isteyen bir varlık var mı?
Bizlerden başka...
14 Ekim 2024 Pazartesi
Seninki sana, benimki bana
10 Ekim 2024 Perşembe
Eğriler
Eğriler olmasaydı, sen nasıl doğrulurdun?
Ve yine eğriler olmasaydı nasıl anlardın doğruyu?
Kınama sen onları, hikmet gözünde onlar birer kitapdır görebilene.
Görebildiğin için şükret. Ya göremeyenlerden olsaydın?
Bu yüzden onlara bak ders çıkar, lâkin sakın kınama!
Sana sen doğruyu bulabil diye gönderilenleri ne hakla kınarsın!
Kınadıkların, sen, sen ol diye doğruyu görebil diye Haktan değil midir?
O zaman kınaman kimedir ey insan?
Her daim neyi yapmamız neyi yapmamamız için birer kitap gibidir onlar.
-Kimileri uyarılsa da göremez hakîkati. Tasalanma herkes bilmez ki bir amaç içerisindedir.
A'râf(179da bunu anlattığını bilmiyordum okuyunca inanamadım.)
-Seni kıranlara gelince, anladın mı bir kez daha insan kendi iyiliğini bile istemeyecek kadar nankör. (Sığmıyor kelimeler içimi dökebilmeme...)
-Bu yüzdendir üzülme, bak daha da güçlendin. Kalbin köreldi sandığın anda bil ki Hak, ona yönelmeni istiyor. Bir kez daha ispatlıyor nefsi, onun oyunlarını, kör şeytanı...
Allah gönlünüzü güçlendirsin.
6 Ekim 2024 Pazar
İzah oldu Mizah
5 Ekim 2024 Cumartesi
Olan, Olduran, Zan Olunan
4 Ekim 2024 Cuma
Merhamet
Dağlara ulaşsa idi zalimlerin zulmü, yok olur idi o dağlar.
İyiye ulaşsa idi dünyadaki zalimlerin sayısı, o gönül kahr eder, kahrından ve üzüntüsünden yok olur idi.
Olmasa idi perde, barınmak mümkün olmazdı bu beldede.
Bunları akledende Hakk'ın ne denli merhametli olduğu görünür kâlbe
Üç kuruşluk dünya idi hayalin
Oldu burası ve içincekiler vebalin.
Ne denli bilir idin?(Ne denli hâkim ne denli vakıf idin kendine ve çevrene)
Bugün var, yarın yok idin.
Böbürlendiğin o bedenine,
Bir ayıp, bir engel gelende
Al canımı, kurtar beni diyende
Buna rağmen merhabet edilende...
(Düne kadar böbürlenir idin. Başına iş geldiği vakit, hiçbir şey olmamış, böbürlenen ve kibirlenen değilmişsin gibi şefaat diler, düne kadar buranın malları ile meşgul olur iken bugün, bedenen bir mâni olanda gitmek istersin. Şefaat dilersin. Al canımı dersin. Ve yine merhabet edilirsin.[En doğrusunu Allah bilir.] )
İlmî kendinden bildi
Kendini âlim edemedi
kendisine faydası yok idi
En iyi O bilir Hâkikâti.
1 Ekim 2024 Salı
Çamur atma harbı
27 Eylül 2024 Cuma
Gören Kalpler
Gören gözler mi idi ki?
Gözün gördüğünü kalp yorumlar mı idi ki?
Kalbin tasdik ettiğini, gözler eder mi idi ki?
Gözün gördüğü yakîn mi ola ki?
Kalben yakîn, aklen sakin
Buranın bataklığına battık
Olamadık kâlbe hâkim
Nefsin oyununa, şeytanın oltasına kandık.
Hikmet alacak olana nicedir deliller
Hikmetten men ve uzak olanlar kâlben delidirler
Lâkin hikmet de mertebe de göze uzaktır.
Bu dünya kâlbe tuzaktır.
Özümüz dahi göremez ki özümüzü
Ancak, ferah tutmak icap eder gönlümüzü
Özün, özünü tarif edemez iken
Görünen ile hüküm eden, kınamaya giden
Baktın, gördüm dedin
Yetmedi hüküm ettin
Orada gaflet eyledin
Daha kendini bilmez idin.
_____________________________________________
Cüzî aklın var idi. Lâkin görünen, yani göründüğü kadarıyla hüküm ettin ve kendini bilir zannına kapıldın. Kısmî akıl ile savaş açtın sandın da bu dünyaya, aslen kendine açtın savaşı da bunu göremedin. Aciziyetinin farkına dahi varamadan kendini kudretli gördün. İnanmayanlara bak;
Onlar kendi cüzî akılları ile, ve kendince bulduğu sebepler ve delilsiz dayanaklar ile kendilerini nice haklı görürler. Karşılarında doğruyu söylesen dahi onların her daim akıllarından başka fikirler gelir ve ağızları ile direnişlerini sürdüregelirler.
İnanmayanı bizler ne ikna edebilir, ne de inandırabiliriz.
Bu hususta keza kendimden(kendimin dahi nece zayıf olup, inanmayanların kelimeleri ve konuşmalarından tesiri altında kaldığının gerçeği)keza hakikat nezdinden şunu ifade etmek isterim ki:
İnanmayan, inanmamakta güçlü
İnanan, inanmasına rağmen inancı zayıflamaya meyilli.
Bu hususları dikkatlice düşünende, doğru yolun hangisi olduğunu fark edebiliyor musunuz?
İnanmayan ile savaşmak gerçekten çok zordur. Çünkü ona kendisini ve bildiklerini(zanlarını) haklı gösterecek şeytanı vardır. Nefsi vardır.
İnananların kalbi vardır. O yüzdendir o kalp sağlamlaştırılmalı, işte o zaman onlara meyil etmez, yolundan şaşmazsın.
Onların kelime ve sözleri görünmeyeni, görebildikleri(keza görebileceği) şekilde yorumlamaya çalışmak ve bununla hüküm giydirmeleridir.
İnanmak neden bu kadar zor? İnanan neden zayıf da inanmayan bu kadar güçlü?
Bunun kendimce verebileceğim cevapları ise şunlardır:
+ Bilir misin ki, kişi kendisinin düşmanıdır. Kendi kötülüğünü dahi ister insan.(Hatta, Bundan ve kendisinden habersiz).
+ İlk husustakine işaret eden ve destekleyen cevap ise nefs'tir.
+ Bir diğer unsur ise şeytandır. Ancak şeytandan öte(önce) kendimizdir kendimize zulüm eden.
Basit bir örnek ile izahı mümkün hâle getirmeye çalışacağım, keza kendi hayatımdan örneklendirerek.
Bir yerde işe girdim. Ardından işin sadece ilk 2 günü gösterip eğittiler.
Ardından ne zaman bilemediğim yahut yapamadığım bir şey ile karşılaşsam ve sorsam ya hiç cevap alamadım, ya çok kısıtlı cevaplar aldım veyahut aksine azarlandım. Buna yaklaşık 2-3 ay sabredip artık kendim de işi öğrendiğimde, müdür çağırdı ve dedi ki;
Bunları sana kasten yaptığımızın farkındasın değil mi? İşi öğren diye böyle yaptık. demiş idi.
Söyleme sebebi neden ola ki?
Çünkü daralmış, bunalmış olduğumu gördü. Ve o konuşma ile ferahlık geldi bana.
Bu işin dünyalık misalidir. Tasavvufta bu şekilde direk göze gelmez, kulağa çarpmaz vuku bulmaz. Ve bu husus da insanların inancını zayıflatabilir.
Kıssadan çıkaracağımız şey nedir?
Sınavdayız. Zayıflatacak çok unsur var iken güçlü olabilir isen eğer, Allah'ın izni ve Muradı ile bir daha zayıflamayacak kalbe ulaşmaktır. Gayemiz de bu değil midir dostlar?
24 Eylül 2024 Salı
Nida
19 Eylül 2024 Perşembe
Kendin ile savaş!
Mukayese nezdinde Kıssa
Kul dedim, kendimi dahi bilmedim.
Daha dünü hatırlamadım, kudreti kendimde bildim
Baktım o dağlara, ihtişamına yenildim.
Lâkin yine de kudreti kendimde bildim.
Ne kadar aciz idim de
Ben acizim diyemedim de
Bir icat, peşine bir inat
Olur mu böyle fıtrat?
Baksana; Yaptı icat
Varamadan farkına kibirlendi
Sen misin, ben mi dedi.
Sandı ki açtı yaradana savaş
Hâlbuki dünya idi, akledemedi ki, bilemedi ki
Açtığı savaş yine kendine idi ki
Yoktur bundan gayri Firavun
Herkes olmuş mecnun
Bakıver gayri; her yer Firavun
Herkes vaziyetinden memnun...
____________________________________________
Kudret ve Merhamet sahibi yaradana şükürler olsun.
Hadi bakalım mukayese ve kıssa vaktidir;
Haksızlık karşısında, baş kaldırma, kötülük karşısında ne kadar sabrını ve kendini koruyup muhafaza edebilirsin?
Hakkına girilse ne denli kendini kontrol edebilirsin?
Hakkına girilmesi nedir?
Bu iftira olabilir, senin haberin dahi olmadan, zorla bir husustan men edilmendir, yoksun bırakılma vb. örnekler ile çoğaltılabilir.
Baş kaldırma nedir?
Diğer bir deyiş ile isyan, yani ne hak ne de haksızlık göstermeksizin yapılan davranış. Kibir, böbürlenme, taşkınlık, kışkırma, kıştırtma ve büyüklük yapmak ve benzeri hususlar.
Kötülük karşısında kalmak, uğramak ise hemen hemen hepimizin anlayabileceği husus olduğunu esas alarak örneklendirmeler ile anlatıma geçelim.
Bir işyerinde & işinde faaliyet göstermektesin. Ve orada çalışan X kişisi seni tanıdığı ya da tanımadığı hâlde(ki bu daha vahim) hakkında arkandan birilerine karşı seni kötüledi, ya da yaptığın ufak bir hatayı büyük göstererek bundan kendisine pay çıkardı, fayda sağlamaya çalıştı. Ne yaparsın? Anlayışla karşılayabilir misin? Kaç kere anlayış ile karşılayabilirsin?
Peki ya hiç düşünüyor muyuz ki, gün içerisinde bizler Allah'a karşı kaç kere olmadık ithamlarda bulunuyoruz? Kaç kere yalanlıyoruz. Allah'ın sözüne doğru değil ithamları ediyor bunları yakıştırıyoruz. Peki ya Allah kâinat üzerinde bunca insanın kelamlarına rağmen, ithamlarına rağmen ne hemencecik helâk ediyor ne de zulüm ediyor. Bu merhamet karşısında o kalbin paramparça olmaz mı ey insan?
Peki ya baş kaldırma?
Bu husus ki içler acısı...
Sen, bir işte iken ustabaşın gelse ve dese ki şu iş yapılacak, o işi bırak buna geç!
Peki ya sen baş kaldırıp, yapmıyorum lan bu işi! Desen? Ne ola bunun sonu? İşten kovulma & çıkar giderim diye mi düşünüyorsunuz? O zaman bu dünyadan da çıkabilir misin? Yani ölüp gidebilir misin? Yahu böyle de örnek mi olurmuş? Denildiğini duyar gibiyim. Buna da şöyle örnek vereyim;
Çalıştığın mekân senin ekmek teknen, yani geçim kaynağın. Yani ne? senin dünyan! Başka işe gidebilirsin elbette ki. Peki ya hâkikât evreninde var mı başka dünya? Ben bu dünyayı sevmedim, şu dünyada yaşamımı idame ettirmeye gidiyorum? diyebiliyor musun?
Şimdi geldik çok daha vahim bir husus olan baş kaldırmadaki içinde tezatlık barındıranına;
Ustabaşın sana o işi bırak şu işi yap demişti hatırlar isek.
Yani? Şöyle ki;
Sen bununla da kalmayıp, inat ile ustanın dediği işi yapmayıp kendi işini, acil olmayan işi yapmaya, kendi bildiğini okumaya devam ettin. Ne ola ki sonu? Ve bu çok kez süre gelse ne ola ki sonu?
Bunu ustabaşı değil de, Müdür söylese ve bu süregelse ne ola ki sonu?
Peki ya bunu bizzat patron söylese ve bu husus tekerrüre tâbi olsa, ne ola ki sonu?
Bak bakalım, aklet bakalım ey insan! Sen ki Allah'ın yapma dediklerini yapan, hem de sürekli yapan, bir şekilde ikaz edildiğinde kendini haklı gören, böbürlenen, geçici olana koşan ne aşağılık ne hadsizsin! hâlbuki senin iyiliğinin istenmesine rağmen ısrarla kendi kötülüğün için çabalayan ve gözlerin bunlara kör olan nankör bir varlıksın!
Hâlâ icap eder mi bilmem lâkin, kötülük karşısındaki kıssayı da izahlandırırsam hakaretlerim artabilir bu da çok doğru bir yola gitmez.
Açıkçası bu hususun kıssalandırmasını da sizlere bırakmayı yeğlerim.
Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
17 Eylül 2024 Salı
Yolcu
13 Eylül 2024 Cuma
Okurken Dinleyebileceğiniz Tınılar
11 Eylül 2024 Çarşamba
Akletme Vakti
İnsan, kendisine neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu(olacağını) dahi öngöremez.
Ne demektir bu?
Basit örnekler ile izah etmeye çalışacağım.
Kapanmak ile örtünmek aynı mıdır?(Nedir fark?)
Açık olmak ile de saçık olmak aynı mıdır?(Elbette ki ikisi de doğru değildir ancak burada fikir sahibi olabilmek için yumuşatma var.)
Açık olmak, belli etmek, göstermek. Bunların hepsi esasında kasıt(kast) içerir.
Yüzünde bir sivilce bile çıktığında şuurundasındır. O yüzden ne kendine ne de başkasına;
Kendim için, zevkim böyle, kimse için yapmıyorum, bakmasınlar o zaman dememelisin. Çünkü bu hem kendini hem de nefsini kandırmaktır.
Maalesef Fıtrat gereği ise kadın üzerine çekendir. Bu sebeple erkekler farklıdır denemez. Ancak mizaç da inkâr edilemez.
Örneklendirelim bunu
Bir kapananın, bir açığa nazaran gözleri daha çok üzerine çektiği maalesef hakikât olan bir zamandayız.
Hâlen yeterince açık olmadığı kanısındayım.
Daha da basite indirgemek icap ederse şayet, şöyle örneklendireyim.
Lâkin bundan önce küçük bir felsefeye değinerek aciziyetin farkındalığını artırma niyetindeyim:
Kişi; içinde bulunduğu hâl ve durumu yorumlayamaz.
Bu özetle
15 yaşında iken yaptığımız bir hareketi, 25 yaşına geldiğimizde "ne kadar da anlamsız şeyler yapmışım" diyip kendimize gülümsememiz ya da kızmamız gibidir.
Bu yüzdendir ki vereceğim örnek tabiri caiz ise anaokulu seviyesinde olacaktır. (Neden böyle örnek verdiğim anlaşılması maksadıyla yukarıda örneklendirdim.)
Bir otobüs ya da servis aracı düşünün. İçinde 15 tane 5 yaşında çocuk var, kimisi oturuyor kimisi ayakta eğleniyor.
Bir tanesi ayakta ve bir elinde dondurma diğer elinde ise çikolatalı süt var.
Diğer çocukların tepkilerini, göz hareketlerini ve aklından geçenleri tahmin edebiliyor olmalısınız? En iyileri bile bakacaktır. Peki ya kötüsü, içinde şer barındıran ne yapar? Kast? Ben yiyemiyorsam yere düşsün, belki de müdahale dahi etmesi mümkündür. Çocuğunuzun böyle bir durum ile karşılaşmasını istemeyeceğiniz gibi, bunu çocuğunuzun kendisi bile arzulamayacaktır.
Hâl böyle iken, kendisine yetişkin diyen bir bireyin kendisine zulüm etmesine şahsen bir manâ veremiyorum.
Şu da unutulmamalıdır ki; dikkat edenler için, dikkat etmeyenler bir yol gösterici olacaktır. Bu yüzden eğer ki bu yazılanı okuduktan sonra bir şeylerin farkına vardım sanıp birilerini kınamaya kalkışırsanız sadece kendinize hakaret etmiş olacağınızın da şuuruna varmanız temennisi ile.
istintak vakti
9 Eylül 2024 Pazartesi
Arayış
Álim
Seni sana bildiren Kendisini sana bildirmez mi? Sen yeter ki bilmek iste. Bu iş de böyle işte Merhamete yüz çeviren Kendisine zulüm eden Et...
-
Bedenler sergilendikçe, akıllar geriledikçe şuursuzluk baş gösterince Bir ayıbı kınayanda Kınadığın ayıbı kendin eyleyende Söylendiğinde in...
-
Size hangisi hitap ediyor ise tını eşliğinde okuyabilirsiniz. Kalbe hitap amaçlı. Dinleyemezseniz Mx Player'i deneyebilirsiniz. Tüm Tını...
-
Gören gözler mi idi ki? Gözün gördüğünü kalp yorumlar mı idi ki? Kalbin tasdik ettiğini, gözler eder mi idi ki? Gözün gördüğü yakîn mi ol...